Bir yanlış Louvre'un kapısını açtı

Resimlerini, oğlunun hatayla Fransa'da Güzel Sanatlar Akademisi'ne göndermesi ile üye kabul edilen Harsa, şimdi Louvre Müzesi'ndeki serginin Türkiye temsilcisi oldu...

GÜLENGÜL USLU

Fransız, "Sociate National Des Beaux- Arts" Ulusal Güzel Sanatlar kurumunun her yıl Paris Louvre Müzesi "Carrousel Du Louvre, Salle Le Notre Salonu"nda düzenlediği, "Uluslararası Geleneksel Plastik Sanatlar" sergisine bu yıl Türkiye'yi 12 sanatçıdan oluşan bir sanatçı grubu temsil ediyor. 11- 14 Aralık 2008 tarihleri arasında, Paris Louvre Müzesi'nde açılacak olan sergi, ressam Nurhilal Harsa'nın delegasyon başkanlığında gerçekleşiyor. Ressam Ahmet Rüştü Doğan, Serdar Leblebici, Korkut Uluğ, Feza Çiftçi, Peruze Yiğit, Filiz Pelit, Hakan Esmer, Ahmet Yeşil, seramik sanatçısı Kemal Uludağ, heykeltıraş Akın Yıldırım ve Selçuk Yılmaz eserleriyle Paris'te bir sanat çıkartmasına hazırlanıyorlar. 7000'den fazla ziyaretçinin gezdiği sergiye dünyanın çeşitli ülkelerinden sanatçılar katılıyor. Bu güzel oluşumun kurucusu Türk Delegasyon Başkanı ressam Nurhilal Harsa ve gruba bu yıl seçilmesinin mutluluğunu yaşayan ressam Filiz Pelit'le yaptığımız röportajı keyifle okumanızı dileriz. 

- Nurhilal Hanım, Ulusal Güzel Sanatlar Kurumu'nun her yıl Paris Louvre Müzesi'nde düzenlediği sergiye bu yılda 12 sanatçıyla birlikte katılıyorsunuz. Sanırım bu oluşum sizin şahsi çabalarınızla gerçekleşmiş. 

Aslında ilginç bir hikaye. Ben Fransızca bilmiyorum. Oğlum, Fransız okuluna gidiyordu. 1999 yılında benim resimlerimden oluşturduğum bir dosyayı internetten bazı adreslere göndermiş. Fakat, bir hata sonucu benim dosya Fransa'da Güzel Sanatlar Akademisi'nin dekanına bir şekilde gitmiş. Orada çok beğenerek beni kurula yönlendirdiler. Ve kurul beni üyeliğe kabul etti. Yani, bir sene içersinde yolladığım dosya beni böyle bir işin içine soktu. 

- Yurt dışında sanata ne kadar önem verildiğinin bir göstergesi bu değil mi? 

Gerçekten öyle. 2000'de bir Türk sanatçı olarak tek başıma sergiye katıldım. Kurulun başkanından randevu aldım ve kendisi bana Türk delegasyonunu oluşturmamı teklif etti. 1,5 yıllık bir çalışma sonucunda bir çok dostumuzu kabul ettik. Ve, katılan sanatçılar Fransa'da kurumun içinde bir elemeden geçtiler. Böylece delegasyonumuzun ilk çekirdek kadrosu Reyhan Abacıoğlu, Ahmet Rüştü Doğan, Serdar Leblebici ve benden oluştu. Ondan sonra yavaş yavaş heykel, seramik sanatçısı, özgün baskı dalında arkadaşlarımız katıldı. Ekibimiz genişledi. Ancak, belli bir noktadan sonra sınırlandırmak zorunda kaldık. Çünkü, bize belirli bir yer tahsis ediyorlar ve bizde kendi içimize bu sanatçıları alabildik. Keşke daha fazla sanatçıyı alabilsek. 

- Fransızlar en çok neyi önemsiyorlar? 

Delegasyon olarak bizden tek istedikleri devamlılık ve istikrar. Orada yalnız sanatımızı değil aynı zamanda sanatçı kimliğimizi de sergiliyoruz. Onlar için istikrara kimlerle çalıştıkları önemli. 2004'ten beri gelen süreç içinde aramızda güzel bir güven oluştu. 

- Bugünlere gelebilmek için ne gibi zorluklarla mücadele ettiniz? 

Öncelikle, eski Cumhurbaşkanımız Fahri Korutürk'ün oğlu Fransa Büyükelçimiz Osman Korutürk'ten büyük destek gördük. Sergi açılışlarında her ülkenin büyük elçileri gelip konuşma yapıyorlar. Sanatsal yönün yanı sıra bir anlamada bu olayın ve bu kurumun birde politik yönü var. İlk iki sene ''Başbakanlık Tanıtım Fonu'' bize destek verdi. Fakat daha sonra hiçbir destek alamadık ve son iki sene hiçbir başvuruda bulunmadık. Mesela, geçen yılki katalog maliyetimiz 5 bin YTL idi. Ve, bunu ünlü bir mobilya firması üstlendi. Ancak, bu katalogların oluşumu, eserlerin oraya ulaşımı, sanatçıların ulaşım ve konaklaması gibi her türlü masraf biz sanatçılara ait. Bu da bizi çok yoruyor ve yıpratıyor. Ardından da sanatçılarda oluşan bıkkınlık ve kırgınlıklar geliyor. 

- Sizlerin bu başarısını destekleyen İzmirli iş adamları ve kurumlar yok mu? 

Benim görüşmediğim hiçbir kurum kalmadı diyebilirim. Yalnızca iki sene evvel kataloglarımızı Fransa'ya ulaştırmak adına DHL Kargo firmasının bir katkısı olmuştu. 

- Oysa, 2006'da ressam Serdar Leblebici bronz madalya ve ardından Türk delegasyonu olarak en iyi eserler dalında 'Özel Ödül' aldınız.. Orada nasıl duygular yaşadınız? 

Avrupa izleyicisinin Türk sanatına bakışı çok farklıydı eskiden. Fakat bu gittikçe değişiyor. Bu sergiyi gezenler 15 euro ücret ödüyorlar. Buna rağmen ilk açılışta 5000 kişi gibi bir yoğunluk oluyor. İnsanların sanata verdiği değere bakın. İlk başta; "Aaa, Türkler resim heykel mi yapıyorlar? Siz buraya nasıl kabul edildiniz?" gibi sorularla karşılaşıyorduk. Her kim olursanız olun siz iyiyi, doğruyu, güzeli sunduğunuz sürece bunun mutlaka bir geri dönüşü olacaktır. Çok büyük bir özveriyle bu yola baş koyduk. Ancak, paramız olmadığı için Fransa'da kabul edildiğimiz bir çok sergiye katılamıyoruz. Avrupa, Rönesans'tan sonra belli bir tıkanma noktasına geldi. "Biz miras yemeye başladık oysa siz doğuyla batının bir sentezisiniz. Çağdaş Türk sanatında çok farklı şeyler buluyoruz" diyorlar. 

- Filiz Hanım, resim sanatına çok emek vermiş bir sanatçısınız. Böyle bir delegasyonun içinde yer almak nasıl bir duygu? 

Her sanatçı resimlerini belirli bir platformda göstermek ister. Seneler içinde ben çalışmalarımı devam ettiriyordum. Ama, sanatçı lokal olmamalı. Hem Türkiye, hem kendi adımıza uluslararası platformda olmalıyız. Ülkemiz adına önemli bir görevi yerine getiriyoruz. İki zorlu aşamadan geçtikten sonra grupta yer almam gerçekleşti. 

- 1999 yılından bu yana hep aynı sanatçıların katılma zorunluluğu mu var? 

Aslında kemikleşmiş bir kadro korunuyor. Ancak ayrılan sanatçıların yerine bir başka sanatçı katılabiliyor. Sanatçılar eserlerini daha rahat bir ortamda sergileyebilsinler diye kadro 12 kişiyle sabitlemiş durumda. Çünkü, kalabalıklaşınca eser sayısı azalıyor. Her sanatçı inisiyatifine göre eser götürebiliyor. 

- Paris Louvre Müzesinde bir sergiye katılacağınızı hayal eder miydiniz? 

İzmir, İstanbul ve Ankara dışında Almanya'da sergim olmuştu. Bianellere katılmıştım ancak bu şekilde delegasyon olarak ve hele ki bir delegasyon olarak sanatın kalbi Paris'te bir sergi açmak inanılmaz heyecan verici. Ancak, ben daha önce hiç Paris'e gitmedim. Arkadaşlarım hep Louvre'dan bana kataloglar getirirdi. Günün birinde, Louvre gitmeyi çok istiyordum. Allaha şükür ki, Türk delegasyonu ile sergi açmak üzere oraya gidiyorum. Bu her sanatçının hayalidir. Ailemde benimle birlikte gelecek. İnşallah yüzümüzün akıyla Louvre'da ülkemizi en iyi temsil edeceğiz. Guruba yeni girdim ama her sanatçının ne kadar özveriyle çalıştıklarını görüyorum. Hepsi alanlarında çok yetkin sanatçılar. Türkiye'nin yurt dışında sanatıyla, sanatçılarıyla tanıtılmasını çok önemsiyoruz.


Kim Kimdir Turkish Paintings Alaturkart Evvel Zaman Düşleri Culture Inside